Yılmaz Özdil Rabia Naz Vatan’ın katillerini resmen açıkladı. Mısır’ın Rabia’sı önemli de bizim Rabia’mızın yaşam değeri yok mu?

Posted by

Usta gazeteci Yılmaz Özdil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm mitinglerde ve meydanlarda kullandığı Mısırlı Rabia’nın işaretinin manasını açıkladı. Türkiye’deki Rabia Naz Vatan’ın ise Mısırlı Rabia kadar konuşulmadığını, onun katillerinin aranmadığını hatta sürecin üstünün kapatıldığını anlattı.

Bugünkü Youtube yayınında Özdil, Rabia Naz’ın babasının, kızının katillerini arama sürecinde başına neler geldiğini ve neden Rabia Naz’ın bir Mısırlı Rabia kadar önemsenmediğini aktardı.

MISIRLI RABİA KİMDİ? ERDOĞAN NASIL BU HAREKETİ SEÇTİ?

Özdil, Rabia işaretinin nereden geldiğini şu sözlerle anlattı:

Asrın liderimiz Mısır’daki Mursi olayı sonrası her yerde Rabia işareti yapıyor, her mitingte Rabia işareti gösteriyordu. Parmaklarıyla ‘dört’ yapıyordu. Neydi bu işaretin anlamı? Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütünün yani siyasal dinci Mursi’nin taraftarları Rabiatül Adeviye meydanında toplanıyor. Rabia işareti yapıyorlardı bu siyasal dincilere karşı olan laik kesim de tahrir meydanında toplanarak iki parmaklı zafer işareti yapıyor. Kendilerini bu şekilde tanımlıyorlardı. Rabia 1200 yıl önce Basra’da yaşamış kadın sufi. Hayatını dine adamıştı. Ailesinin 4. çocuğuydu.

RABİA İŞARETİNİN ERDOĞAN’DAKİ ANLAMI NEYDİ?

Erdoğan’ın her çıktığı mitingte, katıldığı her ortamda yaptığı Rabia işaretinin nedenini Yılmaz Özdil şu ifadelerle anlattı.

Rabia kelimesi Arapçada 4 manasına geliyor. Asrın liderimiz hem Mursi siyasal dinci Müslüman Kardeşler örgütünün taraftarı olduğu için hem de ‘Sisi’ye karşı çıkıyorum’ ayağıyla demokrat pozu verebilmek için bu Rabia işaretini yapıyor bu malum el işaretleri Türk siyasetinin geleneğinde var. Mesela devrimciler sol yumruklarını havaya kaldırırken, ülkücüler bozkurt işareti yapıyor, kürtçüler zafer işaretini benimsemiş. Turgut Özal kollarını kaldırarak başının üstünde birleştirirdi. Erbakan da baş parmağını yukarı kaldırarak pilotların ‘tamam’ işaretini yapıyorlardı. AKP’nin işareti yok ya, asrın liderimiz 2011’den itibaren bu Rabia işaretini icat etti.

TÜRKİYE’DEKİ RABİA İÇİN NELER YAPILDI?

Her mitinginde Mısır’daki Rabia’yı gösteren Erdoğan’ın Türkiye’deki Rabia’dan (Rabia Naz Vatan) bihaber olduğunu söyleyen Özdil, Rabia Naz Vatan’a neler olduğunu kısaca özetledi:

Henüz 11 yaşında Giresun’un Eynesil ilçesinde yaşayan Rabia bir gün evinin önünde ağır yaralı halde bulundu. Neredeyse bütün kemikleri kırılmıştı, apar topar hastaneye kaldırıldı. Ambulansta maalesef kurtarılamadı hayatını kaybetti. 11 haber ajansları bunu derhal haber yaptılar. Demirören Haber Ajansı ve İhlas Haber Ajansı bu hadiseyi abonelerine servis ettiler, haber olarak yerel muhabirlerinin derlediği o haberlerde ne deniyordu? Rabia’ya bir otomobilin çarptığı söyleniyordu. Kimliği belirlenemeyen sürücünün karıştığı ifade ediliyordu. Yani Rabia’nın trafik kazasıyla öldüğü haber yapılmıştı. Hatta Hürriyet Gazetesi’nde haber yapılmıştı. Yol kenarında oynayan Rabia’ya sürücüsü belirlenemeyen bir otomobil çarptı. Sürücü kaçtı, Rabia kurtarılamadı. Haber böyleydi. Bu haberlere rağmen çok enteresan ötesi gelişmeler yaşandı. Rabia’nın ölümü polis kayıtlarına ‘intihar’ olarak geçti Evet nasıl intihar? ‘Evinin 5 katındaki terastan atladı’ deniyor. Rabia’nın babası 11 yaşındaki kızının intihar etmiş olabileceğine inanmadı. İkna olmadı. Sadece ‘Baba’ duygularıyla değil yani somut bilgi ve belgeleriyle ikna olmadı. Zaten hayat dolu mutlu bir çocuk, hiçbir psikolojik sıkıntısı olmayan arkadaşlarıyla ilişkisi gayet normal. Okulunda gayet neşeli bir çocuk. İntiharın emaresi bile yok.

BABA DEDEKTİF GİBİ İZ SÜRDÜ

Rabia Naz’ın babasının acıdan ve çaresizlikten dedektif gibi iz sürdüğünü anlatan Özdil, neler yapıldığını hangi yollar izlendiğini ise şu sözlerle anlattı:

Baba dedektif gibi iz sürmeye başladı. Çok soru işareti vardı. Öncelikle Rabia’nın çatıdan düştüğünü gören yoktu, şahit yoktu yani. 60 kadar şahit dinlendi bu soruşturma boyunca, Rabia’nın çatıdan düştüğünü gören yok. Etraftan ne çığlık duyan vardı ne de çarpma sesi duyan vardı. 5. kattan düştüyse bir ses çıkması lazım veya çığlık atması söz konusu. Binanın en alt katında iş yeri vardı. 4 metre 90 cm yani 5 metrelik sundurması vardı iş yerinin. Rabia 5 kattan terastan atlamış bile olsa o giriş katındaki iş yerinin 5 metrelik sundurmaya çarpması gerekiyordu. Çocuk ve 1.55 boyunda. Yani Rabia’nın çatıdan sıçrayarak böyle 5 metrelik sundurmayı geçip onun da 2 metre ilerisine böyle çatıdan 7 metre ileri düşmesi mümkün müydü? Savcılık da bu sorunun cevabını merak etti. Mümkün müydü? Olay yeri inceleme ekipleriyle birlikte polis 70 kilo ağırlığındaki bir çuvalı 5. kattan fırlatmaya çalıştılar. Olmadı. Her defasında o giriş katındaki iş yerinin metal sundurması düştü. Hadi bu sefer polisler çuvalı kucakladı. Gerinerek fırlattılar. O şekilde sundurmaya atlayıp yola düşürmeyi başardılar ama hem böyle güm diye herkesin duyacağı şiddette tok bir ses çıktı, hem de çarptığı yerde zeminde hasar oluştu. Halbuki 11 yaşındaki Rabia’nın yolun ortasında ağır yaralı olarak bulunduğu noktada yere çarptığını gösteren herhangi bir hasar belirtisi yoktu.

“BACAĞI KOPMAK ÜZEREYDİ AMA YERDE HİÇ KAN YOKTU. BÖYLE BİR ŞEY MÜMKÜN MÜ?”

Rabia’nın sol ayağının kopma noktasına geldiğini, bacağındaki atar damarın parçalanmış olduğunu ama yerde hiç kan izi olmadığını belirten Özdil, “Böyle bir şey mümkün mü? Etrafa böyle fıskıye gibi kan fışkırması gerekmiyor mu?” diye sordu.

Durumu anlatmaya devam eden Özdil sözlerini şöyle sürdürdü:

Rabia’nın kıyafetlerinde talaş ve saman vardı. Evinde veya evin önündeki o yolda talaş veya saman olmadığına göre bunlar nereden gelmişti? Hemen yakında böyle ahır olarak kullanılan metruk bir bina vardı. Dedektif gibi çalışan talihsiz baba, Rabia’ya işte o metruk binanın önünde otomobille çarpmış olabileceklerini düşündü. Peki böyle bir ihtimal ortaya çıkınca ne oldu biliyor musunuz? Şak! Belediye sürpriz şekilde o metruk bina hakkında yıkım kararı aldı. Baba apar topar koşturdu avukat aracılığıyla savcılığa yeniden başvurdu. O metruk bina yıkılmadan önce inceleme kararı çıkardılar ama anca göz kararıyla bakıldı. O metruk bina ve içinde ve çevresinde DNA testi filan yapılmadı. Binayı yıktılar yok ettiler. Baba çırpınıyordu. Hacettepe Üniversitesi’ne gitti. Otopsi talebinde bulundu. Evladına otopsi yaptılar. Hacettepe Üniversitesi adli tıp kurulu rapor hazırladı.

RABİA’YA OTOPSİDE HANGİ SONUÇ ÇIKARILDI

Özdil, yapılan otopsi sonucunda Rabia Naz’ın ölüm sebebinin “trafik kazasına bağlı çarpma” olabileceği iddiasını hatırlatarak raporun “yüksekten düşme” değil “trafik kazası” sonucu, “çarpma” sonucu kemiklerin kırıldığını ve iç organların yaralanması sonucu ölümün gerçekleştiğinin açıklandığını anımsattı.

DOBLO’NUN SAHİBİ NEDEN TELAŞLIYDI?

Özdil konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

Bilim ‘trafik kazasıdır’ diyor ve bu çok çok çok önemli bir tespittir. Çünkü kulaktan kulağa herkes aynı iddiayı konuşuyordu. Olay anında olay yerinde siyah renkli bir Doblo’nun görüldüğü konuşuluyor. Kimse açık açık cesaret edip ‘Evet ben gördüm’ demiyordu ama herkes bunu konuşuyordu. Adeta herkesin bildiği bir sırdı. Bunun üzerine Rabia’nın babası mahalledeki oto yıkamacıya gitti. Evet, olay günü siyah renkli bir Doblo otoyıkamacıya gelmişti. Sahibi çok telaşlıydı bir yandan aracını yıkatıyor bir yandan böyle sürekli heyecanlı şekilde cep telefonuyla konuşuyordu. Oto yıkamacı söyledi.

DOBLO’NUN SAHİBİ AKP’Lİ BELEDİYE BAŞKANININ YEĞENİ

Olayın olduğu yer 7.000 nüfuslu küçücük bir yer olduğunu ve herkes herkesi tanıyacağını söyleyen Özdil, Rabia’nın babasının iddiasına göre bu siyah renkli Doblo olay yerinin AKP’li belediye başkanının yeğenine ait olduğunu hatırlattı. Özdil, “Baba gitti bu iddiayı ve oto yıkamacıdan duyduklarını polise anlattı, savcıya anlattı. Nafile! Bu gelişmelere rağmen bu somut iddialara rağmen herhangi bir yeni işlem yapılmadı, sonuç alınmadı. Yeni tanıklar dinlenmedi” dedi.

“OLAYLA İLGİLENEN HERKES TAYİN EDİLDİ”

Rabia Naz’ın ölümü üzerine intihar tutanağını hazırlayan polis memuru ve o güne kadar olaya bakan Savcının başka yere tayin edildiğini belirten Özdil, CHP ve Saadet Partisi’nin Rabia Naz’ın babasının bu iddialar üzerine TBMM’ye soru önergesi verdiğini ama olayın üstünden bir yıl geçmesine rağmen, bir yıldır tartışılmasına rağmen AKP’li Belediye Başkanının çıtının çıkmadığını söyledi.

RABİA’NIN BABASI GÖZALTINA ALINDI

Olanların geri kalan sürecin ise yaşananları Özdil şu sözlerle anlattı:

Rabia’nın babası gazetecilerle konuştu. AKP Genel Başkan Yardımcısıydı o zamanlarda Nurettin Canikli. Canikli ve AKP milletvekili Cemal Öztürk’ün bu olayı örtbas etmeye çalıştıklarını öne sürdü baba olarak. Evladı ölmüş bir baba. Nurettin Canikli çok sinirlendi. ‘Hepsi yalan’ falan dedi. Şak! Rabia’nın babası gözaltına alındı. Niye gözaltına alıyorsunuz kardeşim? Tehdit ve hakaret suçlarından hakkında şikayet olduğu söylendi. Polis nezaretinde Giresun Devlet Hastanesine götürdüler, psikiyatri polikliniğine soktular.

BABA RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİNE YATIRILDI

Tıbbi inceleme yapılması gereken babaya “tıbbi inceleme” yapılacağına “Sosyal medyada paylaşımlar yapıyormuşsun” denilerek hesap sorulduğunu söyleyen Özdil, “Babanın derhal ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırılması yönünde rapor hazırlandı. Apar topar Adliyeye götürdüler, nöbetçi mahkemeye çıkardılar, şak 3 hafta süreyle ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırılmasına karar verildi. Yani babayı ittire kaktıra akıl hastanesine yatırıyorlar. Avukatı koşturarak gitti resmi olarak itiraz etti, yetişti. Neyse ki bu karar geçici olarak durduruldu Durduruldu ama derhal sayın haysiyetsiz medyamız devreye sokuldu” dedi.

MEDYADA RABİA’NIN BABASININ BU DURUMU NASIL MANŞET EDİLDİ?

Rabia’nın babasının daha önceden psikiyatri kliniğinde 10 gün boyunca yattığı şeklinde haberler yapıldığı hatırlatan Özdil, neden bu haberlerin yapıldığını da şu sözlerle açıkladı:

Çünkü Rabia’nın bir yıldır bu çaresiz mücadeleyi veren babasını ittir kaktır akıl hastanesine yatırmak için, bu haberleri sanki somut belgeyi, delil varmış gibi kullanmaya çalıştılar. Elbette hepsi yalan çıktı. Rabia’nın babası böyle bir klinikte falan yatmamıştı. Psikiyatri kliniğinde yatmadığını kanıtladı adamcağız.

“MİTİNG MEYDANLARINDA RABİA İŞARETİ YAPAN ARKADAŞLAR..”

Rabia ismi Rabia ya. Soyadı da Vatan. Miting meydanlarında Rabia işareti yapan arkadaşlar, minik Rabia’nın akıbeti ile ilgili çıt çıkarmadı. Hatta üstünü örttü. Yani bizim Rabia’mızın önemli olabilmesi için illa Mısırlı mı olması gerek? Rabia’ya sahip çıkılması için babasının illa siyasal dinci mi olması gerek?

“KRİMİNAL RAPORDA RABİA’NIN ELBİSELERİNDE LASTİK İZİ BULUNDU. KIYAFETLER YIKANMIŞTI”

Tuhaflıklar bununla da sınırlı kalmadı. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı görüntü iyileştirme programı kullanarak inceleme yaptı. Rabia’nın olay günü giydiği okul kıyafetinde ve pantolonunda lastik izi olduğunu tespit etti. Okul kıyafetinde ve pantolonunda otomobil lastik izi olduğuna dair rapor yazdı. Daha enteresanı Rabia’nın cenazesinden çıkarılan ve adli emanette tutulan, ailesine dahi verilmeyen okul kıyafeti ve pantolonu yıkanmıştı. Kim yıkamış belirsiz. Temizlenmiş ama temizlenmesine rağmen bu kriminal raporu varında görüntü iyileştirme programıyla otomobil lastik izi yakalanmıştı. Lastik izi var ya. Buna rağmen kardeşim üstüne gidilmedi. Delil kabul edilmedi. Rabia okuldan çıktıktan sonra evine gelirken yol üstündeki çarşıdan geçmişti oradaki güvenlik kameralarına bakıldı. Rabia’nın saçında toka vardı ama olay yerinde ağır yaralı halde bulunduğunda saçında toka yok. Toka nerede üzerinde durulmadı soruşturma süresince.

5 KEZ İFADE DEĞİŞTİREN TANIK VARDI

60 tanık dinlendi soruşturma boyunca, 5 defa ifade değiştiren tanıklar oldu. 5 defa… Tuhaf ötesi bir korku vardı. CHP peşine düştü, Saadet Partisi peşine düştü, İYİ Parti peşine düştü. Nafile. Bunca somut delile rağmen, bunca tuhaflığı rağmen üstü örtüldü. Rabia intihar etti dediler.

“BİZİM RABİA’MIZIN ÖNEMLİ OLABİLMESİ İÇİN İLLA MISIRLI MI OLMASI GEREK?”

Olayın üzerinden 6 yıl geçtiğini söyleyen Özdil babanın pes etmediğini ama 3 gün önce dikkat çeken gelişmeler olduğunu ifade etti. Olan şuydu:

Asrın liderimize hakaret etti diye Rabia’nın babası hakkında dava açıldı. Şimdi ben buradan Rabiacı arkadaşlara soruyorum. Vicdan sahibi her yurttaşa soruyorum. Böyle adalet olur mu ya? Bizim Rabia’mızın önemli olabilmesi için illa Mısırlı mı olması gerek? Rabia’mıza sahip çıkılması için babasının illa siyasal dinci mi olması gerek ya?

Yılmaz Özdil’in bu açıklamaları yaptığı YouTube yayınına bu linkten ulaşabilirsiniz:

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir